Çarşamba, Ocak 17, 2007

YOK OLAN DEĞERLER

Geceleri hava sıcaklığı düşse de bizim coğrafyaya bahar geldi. Kalın giysileri bu yıl giymek pek kısmet olmadı, keşke hiç çıkarmasaydık. Günlerce sürmüştü dağınıklığı oysa.

Yazmayalı bir haftayı geçmiş. Bazen hiç yazmak istemiyorum. Yazacak şeyin olmaması değil yazmak istemeyişim, ruh hali olabilir. Tanımlı bir sorun da yok ama, bahar yorgunluğu mu bu, bilmem.

Yorucu ve sıkıcı ayrı ayrı yerlerde iki toplantıya gittim bugün. Bazen konumunuz gereği, yapılan konuşmalara gereken cevabı veremiyorsunuz ya bu beni delirtiyor. Verilecek öyle de tumturaklı laflar var ki söylenebilecek, ama susmak zorunda kalıyorsunuz. İlk toplantıdan karnım şiş olarak ayrıldım, hem de konuşabileceğim birçok olay silsilesi varken. Benimle birlikte ayrılan arkadaşla lafladık yolda. En iyisini yaptığımı, karşındaki kişi gibi basit davranmadığımı filan söyledi ama, içim içimi kemirdi. Kısaca arkadaşlar, herşey gelip paraya dayanıyor, menfaatler ön plana çıkıyor, yapılan sosyal çalışmalar için kimse elini cebine atmak istemiyor. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum da buna etken tabii ki. Bir de dinci örgütlenmelere bakarsak, bunun tam tersi, adamlar gayrimenkullerini bağışlıyorlar, gözlerini kırpmadan, verilen paraların haddi hesabı yok. Sivil toplum örgütlerinde görev alacak kişilerin ceplerinde akrep olmaması, bir takım özverilerde bulunmaları gerekiyor. Günümüzde herşey para olmuş...

İkinci toplantı okulda, öğrencilerin başarılarının arttırılması ile ilgili bir çalışmaydı, branş öğretmenleri, idareciler ve vakıf yöneticilerinin katıldığı.. Verimli geçtiğini söyleyebilirim. Akşam yediyi geçiyordu sona erdiğinde.

Sonra.... kardeşime gittim, karnımın şişini indirmem lazım. Konuştuk ordan burdan, beni biraz rahatlattı. Etrafında bulunan insanları birarada tutmak adına, olgun davranmaya çalışmak ne kadar zor yaa... olanları eşime anlatsam ortalık epeyce karışacak, sus diyorum kendi kendime, öyle davranmam gerekli çünkü..

Evde, biraz da kendimi bulduğum Star TV deki diziyi izledim, hani 8 de başlayan, izleyenler bilir. Arkasından da Kanal D dekini.. İşte gün bitti, artık yatma hazırlıkları. Yarın temizlik günü, reklam aralarında yatak takımlarını değiştirdim acele acele, tv izlerken de hep örgü ördüm sıkıntımı atma amaçlı... Artık yatabilirim.
sevgiyle kalın arkadaşlar.

4 yorum:

nimetin.blogspot.com dedi ki...

öyle yada böyle hayat güzel be yalnızlar kraliçesi. umarım güzelliğimizi bozan insan sayısı azalır.

nimet

yalnızlar kraliçesi dedi ki...

İnşallah diyorum iyi dileklerine nimet..

kurunane dedi ki...

peygamber olduğunu iddia edenlere tapınacak kadar gerizekalı insanların olduğunu düşünecek olursak, daha çoook dini örgütler türeyecek ve servetine servet katacaktır.

nilly dedi ki...

Bagis konularinda yaptigin gozlemlerde cok haklisin.

Reklam aralarinda ben ne isler hallederdim oooohhhooohhh.. mesela, hizli dus almak, epilasyon olayina girmek, diger kanalda baska bir dizi seyretmek gibi bir suru sey. Bu bahsettigim Asmali Konak zamaninda verilen ve neredeyse 20 dakika olan reklam aralari... Hayatimiz reklam! Gecenlerde haberlerde havaalaninda guvenlikten gecereken esyalarimizi koydugumuz kutularin icine alinan reklamlardan bahsediyordu. Yolcularin cevaplari ne olduguna bakmamis, hatirlamiyor, gormemisti. Ama herkesin ortak dedigi sey, 'isimiz hizlanacaksa nereye istiyorlarsa reklam koysunlar'di...