Cumartesi, Şubat 14, 2009

sevgili mi?

saatdört yoksun
saat beş, yok
altı, yei, ertesi gün
daha ertesi
ve belki kimbilir...

kitap okurum
içinde sen varsın
şarkı dinlerim
içinde sen
oturdum ekmeğimi yerim
karşımda sen oturursun
çalışırım,
karşımda sen

en güzel deniz,
henüz gidilmemiş olandır
en güzel çoçuk
henüz büyümedi
en güzel günlerimiz
henüz yaşamadıklarımız
ve sana söylemek istediğim
en güzel söz
henüz söylememiş
olduğum sözdür
o şimdi ne yapıyor?
şu anda, şimdi, şimdi
evde mi, sokakta mı?
çalışıyor mu,uzanmış mı,
ayakta mı?
kolunu kaldırmış olabilir mi?
hey gülüm
beyaz kalın bileğini nasıl
da çırılçıplak eder bu
hareketi

o şimdi ne yapıyor?
şu anda şimdi, şimdi, şimdi
belki dizinde bir kedi
yavrusu var, okşuyor

belki de yürüyordur,
adımını atmak üzeredir
her kara günümde onu
bana
tıpış tıpış getiren sevgili
canımın içi ayaklar
ve ne düşünüyor, beni mi?
yoksa ne bileyim
fasülyenin neden pişmediğini mi?
yahut insanların çoğunun
neden böyle
bedbaht olduğunu mu?
o şimdi ne düşünüyor
şu anda şimdi, şimdi

saat dört yoksun
saat beş, yok
altı, yedi, ertesi gün
daha ertesi
ve belki kimbilir...
NAZIM HİKMET



aşk... yalın, basit, kolayca söylenebilen bir sözcük. aşk... hüzün, tutku, gözyaşı, kahkaha, umut,cesaret,güçsüzlük gelgitleriyle yaşanan duygu yoğunluğu... söylemesi kadar kolay değil aşkı yaşamak...ya da aşkı yaşamak değil de yaşatmak zordur kimi zaman... taşıyabilmek aşkı yüreğinde özgürce, korkmadan tutmak sevdiğinin elini, sakınmadan büyütmek kalbindeki sevgiyi kolay olmuyor çoğu kez... ya da farklı beklenti ve hayalleri aynı öyküde birleştiremiyoruz... ortak öyküyü yazsak bile yitiriyoruz, onu yazabilmek için geçtiğimiz yolları unutarak...

fedakarlık,sabır ve en çok da emek gerekiyor sevgiyi gelecek yıllara teslim etmek için... emek ve sevgi...birbirine çok yakışan iki kavram... nasıl da değiştirir birini sevmek insanı... kendinden başka birini düşünürsün, bencil değilsindir artık... dünyan iki kişiliktir... sevdiğinin sadece seninle ilgilenmesini beklersin, kıskanırsın arkadaşlarını bile... yani aslında hem bencilsindir hem de değil... aşk karmaşık bir duygudur kısaca... gelgitler yaşarsın... kızmışsındır aramak istemezsin, ama aynı zamanda delice bir özlem vardır içinde sesini duymak için...

mektup satırlarında gizlenen masum aşkları tarihe mi devrettik bilinmez ama, sanki betonlaşmayla birlikte çevremizdeki duvarlar da arttı. tüketim çağının etkisiyle aşkları günlük yaşıyoruz.. ömürlük aşkları yitireli uzun zaman oldu tıpkı sadakati, vefayı unuttuğumuz gibi.. sanal ortamlarda, sanal aşklarla geçirirken günlerimizi giderek kendimiz sanallaşıyoruz. aşkı en iyi anlatan *selvi boylum, al yazmalım*daki unutulmaz cümleye sığınmak gerekiyor çoğu kez... sevgi neydi, iyilikti, dostluktu, emekti..
EN GÜZEL DUYGU AŞK... cumh. gazetesinden...