Salı, Mart 28, 2006

ben gençlik nedir bilirim, ama sen yaşlılık nedir bilmezsin demiş orson welles.


geçen günlerde oktay akbal köşe yazısında yazmış aşağıdaki satırları, ama o da bilmiyor şairini...

yalnızlık
ben darülacezede kalıyorum
bazen banklarda oturup, bazen ağlıyorum
benim de bir evim vardı
penceremde sardunyalarım
bir de tekir kedim
hatırlıyorum
evlatlarım F.,S.,H. ve şipşirin torunlarım
belki birisi ziyaretime gelir diye bekliyorum
ne gelen var, ne giden ... şaşırıyorum
ne olur bir kerecik gelin....sizlere sesleniyorum
ellerimi bağlayacağım titremeyecekler
söz veriyorum
yok, ne gelen var ne giden
ama göreceksiniz, birgün gelecekler
evlatlarım, torunlarım
bir mezar taşında bulacaklar beni belki de
ama söyleyin onlara ne olur
ağlamasınlar
kıyamıyorum

tüm yalnızlara selam olsun

Çarşamba, Mart 22, 2006

yollar

tayyibin duble yollarına dua ediyorum kaç gündür. yağmurlar yağdı ya yapılan duble yollar bir yılda hurdaya çıktı. delik deşik. nasıl yol yapıyor ihaleyi alanlar, hangi malzemeden çalıyorlar ve hakedişleri nasıl veriliyor anlamak mümkün değil. ne tekerlek kaldı ne öntakımlar. yazık yaaa
yamamıyorlar da. hele bazı bölümler öyle ki zikzak yapmak zorunda kalınıyor.

Salı, Mart 21, 2006

SENİNLE BÜTÜN ENGELLERİ TEK TEK AŞTIK

Cumartesi, Mart 18, 2006

manyetik alan

hiç size ait deyimler türetirmisiniz. benim vardır. örneğin, pamuk osman gibi atma derim veya birine kızdığımda manyetik alan. aslında manyak anlamında söylerim çekim alanını. tehlikeli durumlarda hop hop trafik var belki bilinen bir şeydir ama ilk gençlik yıllarımda komşumuz kapıyı çalmadan içeriye giriyordu babam da yatıyor divanda. komşu teyzeye söylemiştim, babamın adı trafik kalmıştı...

işte öyle birşey

bugün pek yoruldum. okulda çanakkale zaferiyle ilgili faaliyet vardı, orada görevliydim bir de üstüne üstlük 7 saat ders. okuldan gelirken ayaklarımın üzerine basamıyordum. evde temizlik vardı hiç girmek istemedim. doğru kardeşimin evine. bu arada şunu da belirtmeliyim ki kardeşimle aynı okulda öğretmeniz. onun dersi daha erken bittiğinden evdeydi. hafif bir kahvaltı yaptık. yeğenimden piyano resitali dinledik, akşam üzeri de gazete almak bahanesiyle sahilde dolaştık. hava o kadar güzeldi ki denizin yosun kokusunu içimize çekerek günün yorgunluğunu atmaya çalıştık. bir sahil kasabasında oturuyor olmamıza rağmen aylar var ki sahile inmemişiz, mendirekte dolaşmamışız. galiba içinde yaşarken hep erteliyoruz bu tür keyifleri. balıkçılar dönüyorlar, bizim gibi insanlar yürüyüş yapıyorlar. aslında en güzel günleri buranın. havalar biraz daha ısınmaya başladığında kalabalık yoğunlaşıyor, yazın dışarıya çıkmak istemiyoruz, heryer tıklım tıklım çünkü. işte böyle sevgili günlük yorucu bir günün ardından sıcacık çay içiyorum, örgümü örüyorum. iki gün tatilizzzz...

Perşembe, Mart 16, 2006

sobelenmemek gibi birşey

bloglarda herkes birbirini sobeliyo, beni sobeleyen yok ya. üzüldüm bak ben şimdi...

Cumartesi, Mart 11, 2006

şarkılar seni söyler

akşam üzeri işten dönerken sezen i dinliyordum. canın sıkıldıysa balkona çık, bağır avaz avaz diyor ya da şarkı söyle. aslında bağırmak iyi de komşuları naapacağız, kadın tırlatmış diyecekler. ama şarkı söylemek güzel gerçekten. sanırım herkese iyi gelir, tuttur bir makam, iyi söylüyormuyum diye hiç düşünme, iyi geldiği kesin...

Çarşamba, Mart 08, 2006

kutlama

bütün emekçi kadınların günü kutlu olsun...

ordan burdan şurdan

özellikle şehirlerarası yolculuklarda, özellikle geceleri, özellikle ışığı olan evler beni düşündürür. bu evlerde kimler yaşıyor, yaşları kaç, sayıları, hastalar mı, karıkoca küsler mi, mutlular mı? aslında her hane ayrı bir hikaye.

o kapıları çalsan, sorular sorsan, cevaplar alsan..... kimbilir nekadar çok yazı yazılırdı haklarında, ne romanlar çıkardı.


hoşuma giden bir kitap okuduğumda, yazan kişiyi düşünürüm. yaşama dair bilmediklerimi öğrendiğimde aaaaaaaaaa bu da böylemiymiş diyebililirken, yazarın düş dünyasını, yazdıklarının yüzde kaçının kendi yaşadıkları olduğunu merak ederim hep. birgün kendimi yazmak istiyorum, tıpkı kardelen çiçekleri gibi. hiçbirşeyi kolay bulmadım ben. ailede her devrimi ben yaptım. genelde de başarılıydı devrimler. kısaca hiçbirşey kolay olmadı...

sağanak

sabah kalktım, heryer kapkaranlık, yağmur...hazırlandım işe gitmek için. bizim bölgede daha çoktu yağmur, ilçeye yaklaştıkça azaldı. bütün gün yağdı, öğle tatilinde de biryere çıkamadık.

okul bitiminde silecekler yetişmiyordu hızına yağmurun. ev kalabalık. haralan gürelen geçti bugünde. bahar geldi diye sevinip, yazlıkları çıkarmayı planlarken, inşallah daha fazla soğumaz havalar. baharı, yazı özledim...

Perşembe, Mart 02, 2006

gençler

lise son sınıflara dersim vardı, öğrencilerim bir yıl da hazırlık okudukları için
üniversite birinci sınıf öğrencileri gibi.

yoklama yapıyorum, fişi imzalarken bir gürültü koptu. baktığımda kız ve erkek öğrenci birbirlerine girmişler. biri diğerinin yerine oturmuş, defterini almak istemiş sırasından. o da imalı bir şekilde diğerine vermiş. o bunu kaldıramamış, birbirlerini itmişler vs vs.

bütün bu olanlar bir dakika içerisinde. nooluyor demeden gene başladılar. bölüm derslerine girdiğimden onları çok iyi tanıyorum haftada 11 ders beraberiz. bağırıp çağırmak çözüm değil erkek çok sinirli. oğlum çık biraz dolaş dedim su filan iç. bahçede temiz hava al. yüzü sapsarı oldu. onun derdi bir kız buna nasıl vurur, kaldıramıyor. sınıf seyretmekte. neyse erekek çıktı, dolaştı 10 dk. sonra geldi, hiçbirşey olmamış gibi ben derse devam ediyorum. erk öğrenci hırsını alamamış, kızı tehdit ediyor, biraz da onları yumuşatmak adına gülerek espri filan yapıyorum, çünkü nutuk dinleyecek halde değiller. daha çok erkek öğr. dikleniyor, kız da gülerek cevap veriyor pişkince... ben hep uğur sakin diye uyarıyorum.

neyse dersin sonuna doğru erk. öğr. gözlüğünü çıkardı, kravatı gevşetiyor, ceket çıktı, sanki cenke hazırlanıyor. bu arada zil çaldı ben toparlandım kız öğr. ye hadi kızım dolaş gel dedim. maksat aynı ortamda tutmamak. gayet sakin bir şekilde hayır hocam niye çıkacakmışım dedi. ben korktum olacaklardan o korkmuyor. karidora çıktığım gibi sınıfın kapısı kapandı. bir hengame koptu ki arkamdan. hemen md. yrd. gördüm onu gönderdim sınıfa.

sonraki aldığım bilgilere göre birbirlerine girmişler, md yard. onları ayırmış çünkü erkek. ben ayıramazdım belki de arada kaynardım. ayrı ayrı çağırmış konuşmuş, ikna etmiş güya ama sınıfta devam etmiş kaba kuvvet.

gençleri anlama zor. hele ergenleri. liselerdeki kavgaları okuyunca gazetelerden paylaşmak istedim. hoşçakalın