Cuma, Temmuz 24, 2009

başlık önce yayımlandı, yazısı sonra.. parmak takılması ve ....

im ra lı daki çözüm planı hazırlıyomuş ya, sakın çan ka ya dakinin tarihi fırsat dediği bu olmasın!

h. üz mez içerde, tamam da kurbana sağlam raporu verenler nerde?

ta y y ip uyardı, davulcuya ya da zurnacıya gider kızlarınız diye..aman, h. ü z me z in evine temizliğe gitmesinler de!!

ülkede herkes sigara yasağını alkışlıyor, yurt se ver ler tutuklanıyor, su bay ların gururu ile oynanıyor, rt ük başına lai k likle arası iyi olmayan biri getiriliyor, i mam ha tip li sele rinin katsayı sorunları hallediliyor, mezun olanların doktor, emniyet müdürü, öğretmen, kaymakam olmasının yolu sonuna kadar açılıyor, ihale kurumu maliye bakanlığına bağlanıyor, kıdem tazminatlarının kaldırılması yönünde kamuoyu alıştırılmaya çalışılıyor, i dil bi ret in konseri basılıyor, si vas ın eşiğinden dönülüyor, ama hiçbiri gözaltına alınmıyor, kuran kur slarının ce ma atlere devredilmesi isteniyor, foto ko pi bel gesi aslına ulaşılamıyor, ama çok okumayan halkın, orduyu tu kaka gösterme çabası sonucunda halkın kulağına kar suyu kaçırılıyor, askerlerin sivil mahkelerde yargılanabilmesinin yolunu açan gece yarısı kanunlarıyla, foto ko pi belgesinin aslını bir türlü ortaya çıkaramıyor fg po li si..asıl amaç bu yasanın çıkarılmasıydı zaten..çamur at izi kalsın mantığı, asker istediği kadar ben dar be yapmayacağım, de mok rasiye sonuna kadar bağlıyım diye çırpınsın dursun, amacına ulaşmak isteyenler, bir taşla b.irkaç kuş vurdu zaten.. hani yar gı ba ğımsı zdı, kaç gündür ba ka nın dan çan ka yadakine kadar top lan tılar, bas kılar, niyet malum da vanın sa v cı larının ye rinin değişşmemesi..

bütün bunlar olurken, ülkede herkes fa şi zan si gara yasağını alkışlıyor.. a na ya sa mah kemesi ile ha kimler sav cılar yük. kurulunun üye sayısı ve üye seçimi nin değiştirilerek, ik ti darın mutlak kontrolü altına alınmasının he sapları yapılıyor. dış borç çatlaması, iç borç patlaması, dört gençten birinin işsizliği, ek ono minin küçülmesi, za mlar, yoksulluk, yolsuz luk, ge micik, pır la ntalar, ifla slar, icralar, in tiharlar, te ca vüz ler ve daha beterleri yaşanmıyormuş gibi herkes işi gücü bırakmış, f a şizan sigara ya sağını alkışlıyor..si ga ra yas ağını niye lü ks mekan larda yaptınız da, hak ka rini n d ağl ıca köyünün kah vesinde yapmadınız..gerçek amaç, si ga ra yasağı ile al kollü içki yi ya sak lamanın bir pro vasıdır bu..u yanın!!! gü vencesinin po lis olduğu ya rı is la mi bir rej im dir bu""tay yip herkes haddini bilecek dedi..daha ne desin.. uyanın!!! si ga ra nın dumanından değil, fa şizm den boğ ula cak sınız!!!

vaziyet seasom son

Çarşamba, Temmuz 22, 2009

memleketimden insan manzaraları

iki gün önce, aya ilk ayak basmanın üzerinden kırk yıl geçmiş. gazetelerden bu haberi okumam, beni çocukluğuma götürdü. bugün gibi hatırlıyorum, o zamanlar 80 li yaşlara doğru yol alan dedem, annem, babam ve kardeşlerim akşam yemeğindeyiz. öğretmenimiz söylemişti derste aya çıkıldığını. dedemin kulakları ağır işitiyor sesimi yükselterek ona söyledim bu önemli haberi. olmaz öyle şey dedi arnavut şivesiyle, inanmadı. rahmetli dedem, yugoslavya göçmeni. medreseyi bitirmiş, matematik öğretmeni olmuş, baskılardan kaçmış türkiyeye. adanayı göstermiş hükümet yerleşmesi için, çok sıcak gelmiş orası yaşayamayacağını düşünmüş sonra balıkesir e yerleşmiş. tayin olmuş öğretmen olarak, şapka devrimiyle fesini çıkartıp şapka takması söylenince istifa etmiş, cami hocalığı yapmış. benim ortaokula gittiğim dönemlerde, şapka takılıyordu kız erkek ayırt etmeden..şapkadan yana dertli olan dedem, bu yüzden istemedi okula gitmemi. annem, babasını da kırmak istemiyodu, bana tembih ediyordu dedeni görünce şapkanı çıkar, çantana gizle diye.. anneannem ben doğmadan ölmüş, her akşam dedeme yemek götürürdük birkaç kap çocukluğumda ve ilk gençlik yıllarımda..sevecen de birisiydi, severdi torunlarını.. ramazanda bizde kalırdı. akşam namazını camide kılar, o gelmeden yemeğe oturmazdık , çocuğuz, oruç tutmuşuz, nasıl sabırsızlanıyoruz ev camiye yakın ama yaşlılığından o kadar ağır yürürdü ki adımlarını sayardık yola çıkarak, sanki gücümüz olsa da onu kuş gibi uçurabilsek sofraya..iştahlıydı, eti çok severdi..bazen yemeği fazla kaçırır, hastalanırdı. hey gidi yıllar heyy..ben lise ikideyken de kaybettik onu. son aylarda hep yattı, bilinçsizce..

bizim buralar pek bi kalabalıklaştı, memlekette kriz var güya, bu yıl daha da kalabalık. esnaf, kuru kalabalık, alışveriş yok diyor..ama oteller, pansiyonlar dolu, arabadan geçilmiyor, evimin oralarda park yeri bulmak büyük sorun.. istanbul lu arkadaşlar üstüne alınmasın ama, 34 plakalar ne yeşil ne kırmızı ışık, hak getire.. her koşulda geçiş üstünlüğü onların. sanki şehirlerinde heryere park edebiliyorlar gibi, peynir alacak tam dükkan önüne, yemek yiyecek düzensizce restoran önüne park ediyolar. sonra da bir keşmekeşlik ki sormayın caddede bile rahat kullanılamıyo araba hatalı parklardan.

evimin hemen altında kargo, yanında da mobilya mağazası var. bu nedenle de sıkıntı yaşıyorum park konusunda.. kargo arabası yanaşacak yer bulamıyo kendine, mobilya götürecek araba , malı alamıyor mağazadan..bir iki üç beş, bunlar akıllandılar kendi arabalarının geleceği yerlere bişiler koyuyorlar, ben hemen onları yana çekip içeriye giriyorum, komşuluk ilişkileri, anlayışlı davranıyorlar.. geçen gün kendilerine ayırdıkları yere 34 plaka son model bir cip yanıştı, içinden kelli felli bir adam indi, ben balkon yıkıyorum. işe yeni girmiş çömez hemen uyardı adamı.. aktör bi havalı bi havalı.. diklendi, parkettim ne yapabileceksin diye bağırıyo, birkaç da argo sözcükle.. güneş başına geçmiş anlaşılan. satış yetkilisi koştu geldi hemen, belli ki müşterileriymiş,çömez tanıyamadı işe yeni girmiş. bişiler konuştular, çömez özür diledi, aktörün sakinleşeceği yok,gitmesi gereken mobilya zamanında gitmemiş, bi de yetkiliye esti gürledi.. dünyayı o yarattı sanki, öyle havalarda, herkese tepeden bakan tiplerden.. bindi gitti cipine.. çömez ve satış yetkilisi arkasından okuyup üflediler, gururlarını kurtardılar birbirlerine karşı..

yine geçenlerde, şehre hakim bi tepede, sıcaklarda bile üfür üfür esen restoran kafede, bişiler yiyip içiyoruz.. hemen önümüzdeki masada, küçük çocukları olan bir çift oturuyo. beye mesaj geldi eşi açmak istedi.. bi itişme oldu aralarında. adam öylesine öfkelendi ki, kadının koluna vuruyor, çimdiriyor herkesin önünde şiddet uyguluyor hem fiziksel hem psikolojik. kadın sindi sindi, adamın belli ki kaçakları var, suç bastırıyor..ufacık çocuğun bile gıkı çıkmıyor yani, toptan sindirme harekatı.. telefonu açtırmadı, kızdı kızdı kızdı, kadın küçüldü küçüldü, yok oldu sanki, göz kapağını bile kıpırdatamaz duruma geldi..herkesin içinde bunu yapıyorsa, evde neler yapıyor kimbilir.. huuffff yine üzüldüm bak..

herkesler tatil yapıyor, bende tatil filan yok. öğrenci kayıtları, alacakların tahsili, telefonlar, görüşmeler. işim çook..daha önceki yıllarda bizde çalışmış, şimdi başka bir okulda görev almış bir yıkama yağlamacı, kendi başlayacağı sınıfa bizden öğrenci götürme çabaları sinirlerimi hoplattı. telfn açtım konuştum, dinlemek istemiyorum seni deyip yüzüne kapattım. bu abdestle çok namaz kılacağını umuyorum. ama hala kafam bu konuyla meşgul.. çünkü kimseleri kırmak istemem, bizi kırıyorlar ki..

bu seferki manzaralar benden bu kadar. kalın sağlıcakla...